Bir ömürde, bu kadar sosyoekonomik travma, acaba bir kader midir, acaba bir hak ediş midir yoksa ırksal bir vurdum duymazlık mıdır? Konumuza geçmeden, gelin benim
Yüz yıl önce, Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” demiştir. 8 Mart, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ya da “Dünya
TDK Sözlükte arkadaşın anlamı “Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, yâren, bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa (omuzdaş)” olarak verilmiştir. Vikipedi’de
Bir arkadaşımın babası evrime değin hoş bir yorum yapmıştı. Bitkiler bütün hizmetleri durdukları yerde alır ve çeşitlendirerek yaşarlar. Hayvanlar, süreçte biçimler oluşturarak içgüdülerinin sağladığı yeteneklerle
Bir anda, bir üretim işletmesinden, orta düzey ücretli yöneticilere e-posta yoluyla, gündemi belirtilmeden, bir saat içinde bir toplantı yapılacağı bilgisi geldi. İşletme sahipleri yöneticilerin karşısında,
Ekonomi bilgileri, ekonomik modeller oluşturulurken, gerçeklerin basite indirgenerek belirtilmesi gerektiği yönünde açıklamalar getirir. Gerçekliğin en önemli yönlerini içermesi gerektiğini söyler. Eğer modeli ana temadan uzaklaştırıp,
“Ekonomik Büyüme ve Sosyal Politikalar” başlıklı oturumda konuşan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şevket Pamuk: “Türkiye’de iş gücünün önemli bir bölümü düşük verimlilikle çalışıyor.
Felsefi anlamda bakıldığında, belirlenimciliğin kısaca; her şeyin, daha öncesinden gelen nedenler tarafından belirlenmesidir. Burada “belirlenmiştir” kelimesi iki olay ve şeylerin birbirini bağladığı takip eden olayların
5 Şubat, Atatürk’ümüzün deha ve girişimi ile bizi onurlandırdığı laik anlayışın, Cumhuriyet yönetimine anayasal bir değer olarak yerleştirilmesinin 87. yılıdır. Laiklik, erdem özlü bir yönetim
İyice tükendik! Ahlaksızlıkta sınır tanımayan insanların gür çıkan sesi, yavaş yavaş değil, gümbür gümbür öldürüyor artık bizi! Bu millete nasıl kıydınız? Bu kadar kötü olmayı
14 Mayıs’ta Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. TBMM’nin yeni yapısı belli olurken cumhurbaşkanının kim olacağı netleşmedi ve seçim ikinci tura kaldı; mevcut iktidar cumhurbaşkanlığını kaybetti,
1950’li yıllardan itibaren finansal analizlerin geliştirilmesi, yeni teorilerin bulunması, kullanılması, finans pratiğinin her geçen gün artması ve en sonunda “finans mühendisliği” yönünde önemli gelişmeler sağlayan
“Varlık paylaşılır, darlık paylaşılmaz!” mış. Ocağımın yanında oldukça büyük bir tuz kabı durur; içinde de iki küçük tahta kaşık! Kap doluyken birbirine hiç değmez o
2015, ülkemizde dört ay ara ile iki genel seçimin yaşandığı yıldı. Mevcut iktidar Haziran’daki ilk seçimde Meclis çoğunluğunu kaybetmişti. Tek başına iktidar olabilmek için gerekli
“Bilim adamları oldukça dar bir konu üzerinde çalışıp yazıyor ve böylece bilimin tamamı hakkında geniş görüş açısına sahip olamıyor genelde. Mesela Japonya’da bir deyiş vardır:
Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde yaşayan insanlar ve diğer canlılar adına çağrıdır: Gezegenimizin diğer coğrafyalarında yaşanan, bilgi ve bilinç eksikliğine dayanan birçok sorun ülkemizde de benzer
Ahlakla ilgili bir kısa, genel tanım şöyle der; “insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı bir takım tutum ve davranışların tümü”. Ünlü İslam düşünürü Muhyiddin
İşletmelerin dönen varlıkları arasında yer alan bazı iktisadî değerlerin, likiditesi yüksek bir değer olarak nitelendirilebilmesi için söz konusu varlığın, bir değer kaybına uğramadan hızla paraya
Oy kaybeden Cumhur İttifakı öyle bir panikledi ki, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile Yeniden Refah Partisi’nin kapısını çaldı. 2018 seçimlerinde Türkiye genelinde HÜDA PAR’ın
Herkese merhaba… Yaklaşık yedi hafta önce yaşanılan deprem ve bağlantılı olarak yaşanmaya devam edilen küçük tsunami, sel ve heyelan ve diğer âfetler dolayısı ile insanımız
Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle yazımızın girişini yapalım: “İnsanlar ve insanlardan meydana gelen topluluklar her şeyden evvel bütün bireyleriyle doğru bir düşünüş biçimine sahip olmalıdırlar.
Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’te yaptığı son konuşmasında (Grup veda konuşması) dedi ki; “Bu deliliği hep beraber yapacağız!” Delilik çılgınlık anlamındadır. İnsan
Haluk Levent… Çok iyi bir müzisyen ve aynı zamanda da AHBAP Derneği Yönetim Kurulu Başkanı… Kahramanmaraş merkezli depremlerde gösterdiği olağanüstü çabayla adı ön plana çıktı.
Ülkemizde yaşanılan son Kahramanmaraş ve çevre illerdeki depremde televizyonlarda yapılan yorum ve tartışmalarda çokça kullanılan sözler; “söylediklerimiz duyulmuyor”, “çaresizlik” ve “farklı düşünme” idi. Neden? Bilimle
Kur’an’da sıklıkla okuduğumuz Allah’a “eş koşmak/ortak koşmak” ifadesi, ne yazık ki ülkemizdeki çok yönlü ahlak yoksunluğunun depremle teyit edildiği şu günlerde devlete “eş koşmak” olarak
Felaketler, para için ruhlarını şeytana satan insanların iştahını kabartır. Hırsızlar, çocuk tüccarları ortaya çıkar. Sahipsiz dükkânlar, evler yağmalanır, çocuklar kaçırılır. Evler, dükkânlar yerine gelir ama
Geleceğin belirsizliğinin yarattığı tedirginlikler; risk alabilmek, yatırım yapabilme veya hayatımızı, işlerimizi planlayabilmek açısından önemli tereddütler yaratmaktadır. Aslında belirsizlik ile risk arasında ince bir ayırım var.
Vahyin akışı takip edildiğinde her şey açık ve anlaşılırken, resmî sıralamada bu anlam bütünlüğünün kaybolmakta olduğunu görüyoruz; tıpkı doğayı akışına bırakıp takip etmek, birlikte yürümek
Çoğumuz şu sözü biliriz; tarihten ders alınsaydı hiç tekerrür eder miydi? Sizlere, tarih nehrinde yolculuk yaptırarak “uzak dünle bugünün” nasıl da insan davranışları için yakın
Geçtiğimiz günlerde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, İçişleri Bakanı’nın, danışmanı aracılığıyla “Ebabil harekâtı” adı altında 8 bin kişilik bir trol ordusunu kontrol ettiğini iddia etti
İlk yazımızı, bir akademik çalışmadan alıntıladığımız; “Sodom ve çevresinin helak edilmesinde cinsel suç ve taşkınlıkların ötesinde topyekûn bir ahlakî dejenerasyonun etkili olduğu anlaşılmaktadır.”* cümlesiyle sonlandırmıştık.
Okuduğumuz bir metnin ilk çağrışımları zihnimizde bir alış-verişe neden olur. Kutsal metinlerde adı geçen Lut kavmini ve Lut ailesini anlatan satırları okudukça da bu alış-veriş,
Mustafa Kemal Atatürk: “Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayatî kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur.” 2022’nin Haziran ayının ilk günü doğalgaza ve elektriğe
Mustafa Kemal Atatürk; “Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz.” 2021’in bitmesine dört gün kala Bakan Nebati ne
Mustafa Kemal Atatürk: “Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şey düşünmemişlerdir: Türkiye’yi!” Başkanlık sistemi gelince ekonomide büyük bir sıçrama yaratacağı vaat
Aslında acayip olmakla birlikte, “Yeni Türkiye” de hiç de acayip sayılmayan şeyler oluyor bugünlerde. Millet yoksullukla boğuşurken, kirasını, gırtlağına kadar gelmiş borcunu ödemenin derdine düşmüşken
Altılı Masa “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” adı altında yaptığı çalışmayı milletimizin takdirine sunarak paylaştı. Öneriyi toplumun tüm kesimleri ile müzakere ettikten sonra seçimlerin
Bir işletme kurarak faaliyet göstermeyi amaçlayan bireyler, kurumlar riskin olumsuz veya fırsat yaratan etkilerini başından itibaren kabullenmiş olurlar. Riskin algılanma biçimi olan, önümüzde duran belirsizlik;
Bir belgesel bölümünün düşündürdükleri… Dünyadaki toprakların %15’i, okyanusların ise %8’i doğal yaşam alanı olarak koruma altına alınmış. Bunlar, insanlığın sahip çıkması sorumluluğunu taşıdığı dünyamız için
Bilgisayarınızda kurulu olan Windows işletim sisteminde çalışan tüm uygulamalarda; seçilmiş veya tıklanmış fare imlecinin bulunduğu her yerde sağ tuşa (solaklar için sol tuşa) bastığınızda yapılabilecek
Piyasanın genişlediği, normal ekonominin süregeldiği zamanlarda, ekonomik olumsuzlukların büyük veya küçük olmasının bir öneminin olmadığı, nihayetinde; piyasanın kendi kendini düzelteceği inancının hâkim olması, devletin rolünün
Dünyamız önemli bir salgın hastalıktan geçti. En azından “geçtiğini” sanıyoruz! Kimse artık kaç kişi hastalandı, ölen var mı yok mu bilmiyor. Bu süreçte Türk bilim
İnsanı ve bireyi yok sayan, baskıcı yaşam biçimine başkaldıran, Ortaçağ’a karanlık eserleriyle ışık tutan ressamların aklımızı başımızdan alan hayal güçlerini düşünelim. Bu yazımda siz değerli
“Kur’an’ın sahibi, Muhammed peygambere ne dedi” başlıklı ilk yazımda; vahye göre 31. sırada yer alan Kıyamet/Diriliş suresinin, “Acele edip dilini kıpırdatma. Doğrusu, onu toplamak ve
Soma’da yaşanan ve 301 maden emekçisinin şehit olduğu maden katliamının nedeni “fıtrat” Bartın’da yaşanan ve 41 maden emekçisinin şehit olduğu maden katliamının nedeni “kader” olarak
Evet dostlar, ben artık neoklasik ekonomi düşüncemden, epistemolojik olarak kopup heterodoks bir yaklaşıma bürüneceğim. Gayri, ortodoks olmanın bir anlamı kalmadı. “Ayy, o da ne?” diye
“Hz. Muhammed Mustafa -övgü ve esenlik üzerine olsun- yüklendiği sorumluluğu tamamlamadan yani vahyin kitaplaştırılmasını, Kur’an haline getirilmesini tamamlamadan bu dünyadan ayrılmış olabilir mi?” soru cümlesiyle
İngiliz ekonomist John Maynard Keynes “Ekonomide devletlerin rolü olmalı, ancak bu sadece piyasalar çöktüğünde ekonomiyi kurtarmak, ya da bir çöküşü önlemek için piyasaları yönlendirmek şeklinde
Her toplumun oluşturduğu devletin, ortak acı ve sevinçlerinin birlik içinde paylaşıldığı tarihî günleri vardır. Bugünleri, o zaferin mutluluğunu aklı, canı ve kanı ile bizlere yaşatan
Çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerinden sayılan Uyar, edebiyat dünyasının sahip olunamayan kadınıydı. Yalnızca eserlerinde değil, özel yaşamında da bağımsız bir kadın ve uçsuz bucaksız bir ruhtu.
Yeryüzü, “mantığa uygun şüphe” ardından beklenen araştırmacı görgü, sorgulayıcı akıl ve açık yürekli tartışma yerine; sahne arkası sohbetleri, örtülü yaklaşım ve soğuyan kalplerin gruplaşmasıyla yitip
İçinde bulunduğumuz Muharrem ayı, acıların oluştuğu, anıldığı bir zaman dilimi olduğu gibi İslam dininin bugüne de yansıyan ve de simgesi Kerbela olan bir kırılmanın somut
Geleceğin belirsizliklerle dolu olduğu ve geleceğin tahmin edilme zorluğunun günümüzde de geçerli olduğu herkesçe malûmdur. Kamunun aldığı kararların, siyasî tedirginliklere gebe olması sonucu belirsizlikler ve
Benim ülkemin insanının hayalleri ve hedefleri küçücüktür; mini minnacıktır. Anneler-babalar çocuklarını büyütürken sigortalı bir işi olsun ya da memuriyete kapağı atsın, hayatı garanti olsun isterler.
Öğrencilik yıllarımızda, bir gerçeği apaçık şekilde ortaya koyan ve atalarımızın veya toplum üyelerimizin deneyimlerinden süzülüp gelen düşünce ifadelerine “özlü sözler” denilirdi. Belki halâ vardır; doksanlı
Günümüzle de bağ kurarak; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’da “ortak ata” kabul edilen ancak her dinin kitabında farklı anlatımlarla yer alan İbrahim peygamberden bahsedeceğim bazı özet
Siyasette uzun yıllardır son derece ustaca bir algı yönetimi yürütülüyor. Ülkeyi yönetenler, gerçeklerin üstünü örtüp ısrarla farklı açıklamalar yapıyorlar. Hemen her gün ekranlardan, örneğin ekonomik
“Oku!” emriyle başlayan hitabın ardından Muhammed peygambere; “Rabbinin nimetinden dolayı deli değilsin. Doğrusu, sana kesintisiz bir ödül vardır. Ve doğrusu sen büyük bir ahlak üzeresin.”
Elazığ, Kemaliye, Tunceli gezimize ilişkin yazımızın ilk bölümünde kaldığımız yerden devam edelim o güzel toprakları anlatmaya. Kemaliye, sarp dağların arasına saklanmış, son derece şirin bir
Yunan filozof Platon masal anlatıcılarının dünyayı yönettiğini ileri sürmüştü. Muhteşem eseri “Devlet”, onun ideal devlet anlayışının böyle olmaması gerektiğini anlatıyor. Bizler de işletmelerde bazı masalları
Minnacık, topu topu 0.08-0.09 mikron ebadında bir virüsün esir aldığı iki yılımız, labirentte sıkışıp kalan fare misali dört duvar arasında geçince, eminim pek çok kişinin
İnsanoğlu binlerce yıldır yaşamı öğrenmek, deneyimlemek için geldiği bu dünyada belli varoluşsal kalıplar içerisinde birey esaslı olarak kendini ifade tutumunu benimsemekte, içinde bulunduğu toplum ve
Yaratıcı’ya, kutsal kabul edilen metinlere inanıp inanmamak kişinin hür irade ve vicdanla yapacağı samimi bir muhasebedir aslında. İşin içine baskı, dayatma ve zorlama girdiğinde ise
Henüz 1980’li yılların ortalarındayken, bir sanayi sitesinde kompresör üretimi yapan bir firmanın sahibinin, İstanbul’da aldığı bir dairenin fiyatının artışıyla ilgili şöyle dediğini hatırlıyorum; “Ben bir
Kutsal kabul edilen metinler için, dünyadaki insan sayısı kadar soru ve yorum üretmek mümkündür; inanmak/inanmamak ise kişinin kendi iradesidir, vicdanıdır. Yazıma bir soru ile başlamak
Enflasyonist dönemlerde, işletmeleri zorlu koşullar beklemekte, maliyet ve kâr marjı hesaplamalarında belirsizliğin yarattığı ekonomik koşullar nedeniyle, yerine koyma maliyetinin tam olarak tahmin edilememe sıkıntısının yanında,
Oblomovluk kelimesi, 19. yy’da Rus edebiyatının değerli kalemi İvan Gonçarov’un kitabındaki aristokrat kişinin isminden gelmektedir. Bu kitabın önemi kadar, bu kitaba eleştiri yazan ve 25
Hiçbir şey bitmiş değildir. Kırılmış, parçalanmış imkânsız gibi gözüken bir şeyin içinde bile bir imkân vardır… Gösterişsiz ve basit bir yaşama ne dersiniz? Kusurlu güzelliği
Yazımızın konusu Yusuf peygamber. Kıskançlık yüzünden kardeşleri tarafından kör kuyuya atılan, oradan çıkarılarak Firavun’un görevlisine satılan, bir iftira ile zindana düşen, sonra da Mısır’a yönetici
Yazının başlığını bir kitaptan alıntıladım; “Holografik Evren”. Yazarı Michael Talbot.* Kitaba göre holografik evren; zihnin paranormal yeteneklerini, fizikteki en son keşifleri, beyin ve bedenle ilgili
Bizim çocukluğumuzda, giyeceklerimizde küçük hasarlar meydana geldiğinde tamir ettirerek kullanmaya devam ederdik. Örneğin; ayakkabılarımızın biraz eskiyen topuk kısmına veya altlarına pençe yaptırır, elbiselerimizin hafif iplik
Covid-19 salgını, ülkemizi ekonomik açıdan çok da parlak olmadığı bir zamanda vurdu. Halk zaten yoksuldu, salgın sürecinde iyice dibe vurdu. “Derin yoksulluk” kavramı “dipsiz yoksulluğa”
Kobi olarak tanımladığımız birçok işletmede; tedarik aşamasında yaşanan sorunlar ile maliyetlerin yüksekliği, zincirleme olarak ardından gelen talep daralması sonucunda iyice bunalan yöneticilerin, üstüne vergisel yükümlülüklerin
Tarihler boyunca insanoğlu çevresindeki gizem dolu olay ve olguları inceleme konusunda birbiriyle yarışmıştır. Uzay ile ilgili araştırmalar ise bunun başında gelmektedir. Milattan önce dünyanın çevresinin
“Ölçtüğümüz şey yaptıklarımızı etkiler; eğer ölçümlerimiz hatalıysa kararlarımız da çarpıtılmış olabilir.” * Genel hatlarıyla, üretken sektör çoğu kez “reel ekonomi” diye anılır. Modern şirketin, ekonominin
Meslek hayatımda iki hocam oldu. Biri Müslüman, diğeri, adı Jak Eskinazi olan bir Musevi’ydi. Muhasebe mesleğinin duayenlerindendi. Bilgisayarın tuşuna ilk kez onunla bastım. Bana tıpkı
Her Ramazan’da şu başlığı görürüz gazetelerde: Türbeler doldu taştı! Ramazan’ın ilk günü türbe ziyareti yapmak, dua etmek, niyet tutmak, çoğunluğun bildiğini okumaya devam ettiğini gösteren
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Mart ayı enflasyon rakamının %11,9’a yükselmesinin “endişe verici” olduğunu belirterek halkına şu mesajları vermiş: “Müthiş yüksek bir enflasyonla karşı karşıyayız. Tabii
Dünyada yaşayıp da yeryüzünden söz etmemek olmaz. Küresel coğrafya iki yüzden fazla ülkeye ve başka idarî yapılı topraklara bölünmüş ve 2022 itibarı ile 7 milyar
Tek tanrı inancının kutsal kabul edilen kitapları; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’dır. Görünen o ki, hepsindeki temel amaç, Yaratıcı ile insanoğlu arasında elçiler aracılığı ile
Gün geçmiyor ki telefonuma bir yardım isteği mesajı gelmesin. İşte onlardan üç tanesi: “Merhaba, nasılsınız? İnanın size mesaj atmaktan utanıyorum, sizleri rahatsız etmek istemiyorum ama
Bir dergi uygulamasından şu başlıkla bir haber geldi: “Gökyüzüne bakmayı ihmal etme!” Haberin içeriği ay ve gezegenlerin ilerleyen aylardaki konumları ve dünyaya etkileri ile ilgili
Zorunlu birkaç ihtiyaç için markete girdim. Sebze reyonuna geçtim. Taze soğan ve sarımsak almak niyetindeydim. Taze soğanın demeti 10,50 TL. Önce, yanlış okudum sandım. Tekrar
TRT ekranlarında Cumartesi akşamları oynayan bir dizi var; Gönül Dağı… Dizi, yazar Mustafa Çiftçi’nin bozkır hikâyelerinden derlenmiş. Hikâye, Anadolu’nun ortasında, bozkırın içinde kurulmuş bir kasabada
Kamunun küçültülmesi, ekonominin dışında durması eğilimi veya kamunun girişimcilik yapmaması gerekliliğine dair yaklaşımlar 1980 sonrası Türkiye’sinde, ekonomik ağırlıklı yönelim olarak durmaktadır. Hatta bazı zamanlarda deregülesyon
Yeryüzünün en “akıllı”, akıllı olduğu kadar da acımasız yaratığı nedir desem, herhalde hemen herkes “insan” cevabını verirdi tereddütsüz. Sadece kabuk kısmındaki yaklaşık 20 milyar, tamamı
Kadın… Nedir kadın? Karşı cins… Erkeğin karşıtı… İki cinsten biri… Ya da üç-dört cinsten biri… Sürekli olarak aşağılanan, hor görülen, dövülen, öldürülen, evlere hapsedilen, eğitimden
Zebur’la ilgili ikinci yazımda, Davud peygamberin düşmanlarla savaşını, zırh yapmasını ve Mezmurlar’da sıklıkla geçen “sağ/sağ el” konularını kutsal metinlere göre aktarmaya çalışacağım. Kur’an kendini tanımlarken
Tarih boyunca Türk ve Müslümanlara yapılan katliamlara dünya her zaman seyirci kalmıştır. 1923 yılına kadar Batı’nın ve dönemin Rusya’sının desteğiyle, Ermeni ve Yunanlılar tarafından gerçekleştirilen
“İnsanın ancak çalıştığına hakkı vardır.” (Necm/Yıldız, 39) Bu ülkede hak gasp edenlere değil hakkı gasp edilenlere kelepçe takılıyor. Çok “M” li bir büyük süper marketin
İnanç konusunu bir genelleme ile “Ve onlar sana indirilene, senden önce indirilenlere de inanırlar…” (Bakara, 4) ifadesiyle veren Kur’an’ın, “önce indirilenler” derken dikkat çektiği Tevrat,
Hani dizi ya da filmlerde izleriz ya; polisler bir suçluyu sorgu odasına alırlar. İki polis içeriye girer. Biri elleri cebinde, ayakta sakin bir şekilde bekler,
Günlerdir haber kanallarında vatandaşa elektrik ve doğalgaz faturalarının yüksekliği konusunda ne düşündükleri soruluyor. Vatandaş elbette çok sıkıntılı ve endişeli… Maaşlara gelen zamların Ocak ayındaki yüksek
Siyasetin mide bulandırıcı gündeminden bunalanların kafalarını azıcık dağıtmak adına, beş dakika ara verelim istedim. Bu seferki yazım, yeme içme üstüne. Ama öyle “gurme” yorumları falan
Dünya finans gelişiminde 1950’li yıllara kadar finansman kavramıyla, sadece fonların sağlanması anlaşılmıştır. Ülkemizde, finans kavram ve uygulamalarının gelişimi ise “ikibinli” yıllardan sonra başlamış, finans kavramının
Türk Sineması, tüm emekçileriyle birlikte kendine özgü sıcaklığı ve samimiyeti olan oyuncularıyla var olmuştur. Ancak dört isim vardır ki Türk halkı onları “dört yapraklı yonca”
“Kuantum Teorisi” (Quantum Theory) adlı kitabıyla bilinen, kuantum mekaniği fizikçisi David Bohm şöyle demiş: “Maddeselliğine ve muazzam boyutlarına rağmen evren kendi içinde ve kendi başına